29 Kasım 2009 Pazar

Sofi'nun Seçimi

Sophie's Choice filmini hatirlarsunuz. Sofi adindaki Yahudi bir ananun, Nazi toplama kamplarinda iki küçuk uşağindan birini seçmağa zorlanmasinun trajik hikayesi anlatilur.

Geçen gün Muş’ta Ebrar ve Meryem adinda ikiz bebek doğdi. Bebelerun solunum yetmezluği olduği içun acilen solunum cihazlı bir kuvöze konulmalari gerekeyidi. Van'daki bir hastanede solunum cihazlı tek kuvöz olduği içun, aile bir tercih yapmak zorinda bırakildi. Ya Ebrar, ya da Meryem… Bebeklerden Meryem öldü, Ebrar yaşayi.

Şimdi haburiya bi duralum. Sinem Apak adindaki ananun seçumi, Sofi'nin seçuminden daha acidur. O bir filimidi ve karşusinda Alman faşizminun cisimleşmiş hali olan Naziler varidi. Peçiiii Meryem'un anasi Sinem'un karşusinda kimler varidi?

Ula yoksa finans - kapitalun içindeki faşizum olmasun bu!..

Faşizumi sadece Hitler’un badem bıyıği zanneden uşaklar olabilur, anlatayim. Faşizum sermayenun içinde – özinde vardur. Biriktirilmiş sermaye olan özel mülçiyet, kendisine el uzatilan her yerde gerçek yüzini gösterur ve saldurganlaşur. Sermaye önine çikan engeli yikup, yakmak bir şekilde aşmak ister. Karadenuz’un azgun seli gibidur, bütun feodal, ataerçil, romantuk ilişkilere son verur, insan ile insan arasinda, çiplak çikardan, katı "nakit ödeme"den başka hiç bir bağ birakmaz. Kişisel değeri, değişum değerine indurger. Sayisuz özcürluğun yerine, o tek insafsuz özcürluği, ticaret özcürluğuni koyar.

Paran olmayabilur, ama ölme özgurluğun vardur. Oni kullan. 

Tek kuvözli yerde doğdiysan ikizlerden birini seç.

Bu sermaye nanesi kimine Cleveland deyi, kimine Muş Kadın Doğum Hastanesi.

Siz hala Küba'nın 1950 model şevrolelerini, sıvası dökülmüş binalarını gösterin... Aman haa, tek bir bebeğun bile doğum sirasinda ölmeduği sağluk sisteminden bahsetmayun.  

Ula uşaklar, günun birinde habu topraklarda demokratik bir halk cumhuriyeti kurulacak mutlaka; haçan bir çocuk hastanesinun adini Meryem Apak koyacağuk, oğa göre. Unutmayun.

19 Kasım 2009 Perşembe

Burcuvazinun topla oynama orani % 80'lere çikti

Kendini solda hisseden hemen herkes topi birbirine birakayi.
“Önce o girsun, top ona daha yakin. Yok önce bu girsun, ben sonra girerum. Hem şimdi çok erken. Halk da çok bilunçsuz canum. Gerici, sağci, Amerikanci, IMF’ci, kendisini silindir gibi ezen partilere oy vereyi. Kurtuluşuni, kendisini soyanlarda arayi. Hiçbir temel soruniyla ilgilenmeyi, ilgilenenleri de linç etmağa kalkayi. Biraz bilinçlensun ondan sonra girerum topa. Ayrica ben entelektuelim. Ezilen yiğinlar akil fikir istersa bende çok, istedukleri kadar verurum. Ama bu kadar cahil kalabaluklarla beni şimdiluk muhatap etmayun.”
Efendum böylece markajsuz kalan kapitalizum ve onun borazanlari topla oynama oranini % 80’lere çikardi. Ha, diyebilursunuz ki muhim olan topla oynama orani değildur, bir kontratakla işi bitururuz. Kontranuza kuvvet.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Departumanunuza siçayim

Lelipop İhsan’la Bulaşuk Ahmet geçen hafta Patapat Suleyman’un pazarlama firmasinda çalişmağa başladi. Bunlarun arasindan hamsi bile sızmazdi. O kadar yakin idiler. Fakat Takalar Birluği Başkani Patapat Suleyman, satişlari arturmak içun bunlari iki gruba ayirmiş. Sonra da bunlara vermiş kapitalist ayari. “Hayde bakalum, bu ay en çok satişi hangi departuman yapacak? Bakun yan departuman bizi geçti.”

Lelipop İhsan öteki gruptaki kankisi Bulaşuk Ahmet’e düşman olmiş ve bir anda kanli bir savaşa başlamiş.

Ula güzel evladum, siz çalişan - emekçi insanlarsunuz. Ne demağa Arda’ylan Semih gibi birbirunuzun girtlağina sarilaysunuz? Ezeli rekabet sizun aranuzda değil ki, ikinuzle Patapat Suleyman arasindadur. 

3 Kasım 2009 Salı

TÜYAP Yali Kiraathanesi'ne bekleyirum

7 Kasim Cumartesi güni saat 2'de TÜYAP Kitap Fuari'nda olacağum. Benum söyleduklerumi yazan Yilmaz uşağum, Leman Dergisi sitandinda Laz Kapital kitabumi benum aduma imzaliyacak. Eğer ki bizum ocakçi Pilita İsmail da gelursa çaylar şirketten, değilsa uşaklar size ismarlar.