30 Mayıs 2007 Çarşamba

Ailenun, Özel Mülçiyetun, Devletun, Fadime'nun ve Hamsinun Kökeni

 

Efendum, Feridun Encels'le birlukte insanluk tarihi üzerinde yaptuğumuz araşturmalar

soninda şunu cördüm. İnsan hayvandan türemiştur.

Evet, buna bir itirazum yok ama o hayvan hangisidur? Darwin'un ileri sürdüğü gibi maymun

midur? Değildur. Değerli bilim adami Darwin burada yanılmaktadır. İnsan maymundan değil hamsiden türemiştur. İdris uşağum sen hemen "Peki niye şimdi de hamsiden insan türemeyi?" diye soracaksun. Güzel evladum, o hamsinun uzaktan akrabasi olan özel bir türdi. Evrimini geçurdi ve sözi fazla uzatmadan tarih sahnesinden indi. Şimdi artuk hamsiden insan türemez, hamsinun ayarlariyla oynama. Hamsiden artuk çok güzel buğulama olur.

 

Hamsiden insana geçişte emeğun roli

Karadenuz'de nazli nazli yuzen hamsinun cani sıkılınca, "Haçan karaya çikup insan evladinun tarihini başlatayim" dedi ve karaya çikti. Uzatmiyayim, önce hamsinun eli – ayağindan ayrildi. Sonra dik yürüyuş sağlandi. (O zamanki hamsiler çok gururliydi, 7 yil Fenere'e yenilmemişlerdi.) Ve he-ce-li ko-niş-ma baş-la-di. Son olarak da beynun gelişimi hamsiyle insan arasinda aşilmaz bir boşluk yaratti. İnsan artuk 4 katli piramit yapan bir canliydi. Alet yapabilen, doğa üzerinde bilinçli dönuşum sağlayan insan evladi, hamsiyi tanimamazluktan geliyidi.

 

Doğanun diyalektuği

Dikkat edun, doğada herşey basitten karmaşuğa gider. Sudaki tek hücreli canlıdan Şakil

O'Niyıl'a, hamsiden balinaya, takadan titaniğe, Fener'den Barcelona'ya... Gelişim boyle bir

süreç izler.

Diyalektuk süreç; karşutlarun sürekli çatişmasi (Bakunuz; Tirabizon – Fener çatişmasi) ve bunlarun birbirlerine ya da daha yüksek biçimlere dönuşmeleridur.

 

Poliyandriden komparsitaya

Bugünkü tek eşli aile yapisina gelene kadar insanoğli ve insankizi, yabanıllık ve barbarluk

döneminde kuralsuz cinsel ilişki içinde yaşamiştur. Buna "Kör Tuttuğunu Öper Çağı" diyoruz. Aslında çok eskiye gitmenuze gerek yok. Layla'ya gidun yeter. Bu sosyetik mekanda seviyeli poliandri ve poligami ilişkiler gırla gideyi. Ula İdris, kikirdeyip durma, burada bilimsel bir gerçekten bahsedeyirum.

Şili'deki Kukular'da ve Punalua Ailesi'nde bile Layla'daki kadar karişuk ilişkiler görmedum.

Fakat bu çok melanetli bir durum değildur. Böyle herçesun birbiriyle halvet olduği ortamlarda herkes birbirinun akrabasi gibi olur, özel mülçiyet azalur, paylaşum ve sosyal adalet gelişur.

 

Üvey devlet baba

Devlet'e celince; Devlet, parayi verenun çalduği düdük gibi bir enstrümandır.

Mülk sahibi sınıfun, mülk sahibi olmayan sınıflar üzerindeki egemenliğini garanti altina

almak içun icat ettuği bir kurumdur.

Devleti incelerken en önemli ipucu 'cop'tur. Copi takip edun. Devletun copi kime kalkayi? Bankayi hüpleyene mi yoksa bankanun önünde 'Ula paramuz nerede' diye feryat figan eden halka mi? "Harç paralarini arturmayun ula" diye yürüyen öğrencilere mi? Hakkini arayan işçilere mi? Devletun copi, ezilen geniş halk yiğinlarina karşu 'erekte' olmakta hiç zorluk çekmeyi ama kompradora sira gelince tıs!..

Anti - Dursing

Bizum Farozli Dursun vardur. Dühring'den beterdur. Buna, dava arkadaşum Feridun Encels'le birlukte Anti – Dursing deruz. Dursing eskiden kitaplarumdan birkaç tanesini karişturmiş ve öğretim görevlisi olduği üniversitede solciyim diye ortalıkta gezineyidi. 80'lerun ortalarina doğri " Ya soy, ya terket" ideolojisi hakim olunca bu Dursing lahmisi paranun kokisini aldi ve soygunci saflarina ideolog olarak katildi. Benum söyleduklerumi yalan yanliş çarpitarak soygunculara lojistik destek vermeye başladi. Bunlar baluk satar gibi düşünce satayidi. Ülkede haksuzluk kol gezerken bunlar 'neden böyle olmasi gerektuğini' öğreteyidi. Neyse uzatmiyayim, bunlarun bütün cafcafli, yalduzli cümlelerini kaziyinca altından tek şey çıkayidi: ' Halkın soyilmasina kılıf bulmak.' Allahi var hepsi da çok cüzel kanaviçe kıliflar üreteyidi. "Kapitalistlerumuz sermaye birikimini sağlayamaduği içun halkumuz fedakarluk yapup bir süre daha bayat ekmek kemirmeli. Ancak bu sayede bizum müteşebbislerumuz da yeterli sermaye birikturebilur ve yabancilarla rekabete girebilur."

Oldi canum, General Motors sen sermaye birikturesun diye durup, 100 sene seni bekler.

Peçi n'oldi? Bi pok birikmedi. Halk soyulduğiyla kaldi.

 

Kuru temizleme

Onlarca senedur uğrunda milleti inim inim inlettuğunuz 'sermaye birikimi' nerede? Yerli sermaye içti? Yerli sermaye nerede? Dağa kaçti. Dağ nerede? Emperyalizum bir kriz çikardi hepsini yedi biturdi, kül etti.

Hiç mi eyi bir şey olmadi, oldi. Bu Dursing tenyasi son model bir cip, Tirabizon'un en cüzel yerinde foripleks (dört katli) bir villa aldi. Ne karşıliğinda; devleti, halki ve bankasini soyanlari temize çikarma karşuluğinda.

Bu eşşek sipasi, bir gün bizum eve gelmişti. Ben de merdiveni kitapluğa dayamiş, üst raftaki kitaplari tasnif edup yerleştureyidum. Dursing kolotisi gene tatsuz konular açayi. "Yok piyasalar eyi gideyi, yok hüçümet başarilidur, yok Moody's notumuzi Ba3'e çikardi, yok her şeyi bir an evvel özelleşturmeliyiz..." Ula bari bağa yapma da...

 

Yalan söyleyeni Laz Kapital çarpar

Birden Laz Kapital'un 1. cildi elumden kayıp 'küüt' diye Anti – Dursing'un kafasina düşmesun mi? (Bilenler bilur, Laz Kapital beyuk ve tuğla gibi ağır bir kitaptur.) Bu "Yandum anam" diye bağirdi ve bir iki sendeledi. Koşturduk, kolonya, sargı bezi derken senunki şoki atlatti ve kendine geldi. Baktum "Bu kadar azgun ve kör bir özelleşturme politikası yanliştur. Özelleştirmeler işsuzluği arturur, emeğun örgütlenmesini zayiflatur. Toplumsal yarar fikri ortadan kalkar. Eğitim, sağluk ve sosyal cüvenlik gibi hizmetlerin piyasa süreçlerine ve sermayenun miyop perspektifine terkedilmesi bizi temel yurttaşluk haklarumuzdan yoksun birakur. Hatta kapitalizmun kendini yeniden üretimini bile tehliçeye sokar." deyi. Laz Kapital'un 1. cildi kafasina düşünce bizum Anti – Dursing'de büyük değişikluk olmişti. Laz Kapital'i okumadan bu kadar bilinçlenen ilk insan Dursing oldi. Laz Kapital, içeruğiyle değil ama dişaruğiyla Dursun'un kafasinda insaniyetli bir devreyi hareçete geçurmişti. Ula demek ki Laz Kapital'un 3 cildi birden bunun kafasina düşseydi bizum Dursun şimdi 4. Enternasyonali örgütlemenun peşindeydi...

26 Mayıs 2007 Cumartesi

Emperyalizum Karşusinda İlk Yariyi Yenuk Kapattuk

Bizum Sementa Recep vardur, iyi uşaktur. Geçenlerde yekten dedi ki, "Laz Marks emice, sen böyle konişiyisun ama kimsenun daha iyi bir dünya münya ipleduği yok. Nasil olacak bu işler?" Uşağum dedum, mütareke basini gibi konişma, bu sana gösterilen gerçek. Bir de, gerçek olan gerçek var. Körfez Savaşı'ndaki petrole bulanmış karabatağı bile "Saddam yapti" diye yutturdilar size uşağum.

Tamam, kabul etmek lazım, Emperyalizum karşusinda ilk yarıyı yenuk kapattuk.

Şimdi soyunma odasında yaralarumuzi sarayiruz.

Oysa maça, Emperyalizum'i kendi sahasina hapsederek başlamiştuk. Vilademir'un attuği

golle 1-0 öne geçtuk. Derken Mustafa Kemal ilk anti emperyalist kontratakta muhteşem bir

golle farki ikiye çikardi. Emperyalizum, Çinli'nun attuği golle dağilmişti. Kademe anlayişi

kalmamişti, elini kolini sallayan Emperyalizum'un ceza sahasina gireyidi. Cezayirli Ben Bella

4., Vietnamli Ho da 5. goli atmişidi. Efendum hızlı geçeceğum, ilk yarinun sonlarina doğri

sikor 9 - 0 olmişidi. Ama ne oldiysa ondan sonra oldi. Emperyalizum birden 8

yabanciyla oynamaya başladi. Değil 9 kusurli hareket, 99 kusurli hareketi birden yapmaya başladi. Ne FİFA'yi ne de UEFA'yi dinleyidi. Uşaklarun suratina taban girmek mi istersun, yerde yatana kramponiyla basmak mi?.. Her türlü pisluk bunlarda. Maçun hakemine bakayiruz, müdahale etsun diye. Orali bile değil. "Ben bir şey görmedum" deyi. Sanırum Cem Papila'nun dedesiydi.

Neyse, ilk yariyi 17 – 9 yenuk kapaduk ve sürünerek soyinma odasina girduk. Herçes yerlerde, inleyen inleyene. Bazilarumuz, "2. yariya çikmayalum, bu Emperyalizum bizi kovaya çevirecek", "Büyüklüğünü kabul edup secdeye varalum, elini öpelum. Belki bize aciyup birkaç gol eksuk atar, belki bizi aralarina alurlar" deyi. Ula bu kadar büyütmeyun cözünüzde da!.. Bunlarun bilduği tek şey silah sanayidur. Kuçucuk bir Katrina Kasırgasıyla eli ayağina dolandi. Bütün askerlerini dünyayi işgal etmek içun dört bir yana gönderduği içun, yaralilari kurtaracak helikopter bile bulamadi.

Unutmayun, "Emperyalizum uçmaz, medyadaki müritleri uçurur"

Şimdi ikinci yariya çikacağuz. Ara tiransferde kadroya Çavez'i ve Maradona'yi da kattuk. Kadromuz fena değildur, yürekten oynarsak bunlarla başa çikabiluruz. Ula biraz Çanakkale'yi, Settülbahir'i hatırlayun ula. İstersenuz sahaya Bandırma adlı bir vapurla çikun.

Baktum bizum Sementa Recep'un yüzi güleyi, "Ne cüzel anlattun Laz Marks emice…" dedi.

Eşşeğun önde gideni, maç kurgusuyla anlatmasaydum dinlemezdun ama.

Tüm Dünya halklarıyla Lazlar kardeştur. (1962 / Vakfıkebir)

Haçan Merhaba Uşaklar

Haçan son zamanlarda kulağıma "Laz Marks'un söyledikleri artık hikaye oldi, tarihun soni celdi, ideoloji filan kalmadi..." gibi sözler geliyi...

Ula Petrus tıpaları, ula dolar manyaklari, ula pilaza kadavralari, ula sermaye kutavlari *, ula pili bitmiş küresel enteller, ula Amerikan bezleri, ula kılçiğina siçtuğumun vicdansuzlari , haçan bi pokun bittuği yoktur, asıl şimdi başlayi...

* Kutav : Çöpek

25 Mayıs 2007 Cuma

Laz Marksist Saptamalar

Memleketi cennete çevirduk, az sonra da huriler geleyi

Efendum işsuzluk olmiş  % 18, fakat bizum 15 vatluk ampule sorarsan "Memleketi cennete çevirduk, az sonra da huriler geleyi..."

Bizum Netceğuk Hasan ne yapsun, zokayi yutmiş tabi; "Başbakan haklidur, herkes neşe içinde göbek atup, eğleniyi" deyi.

Ula bu uşak eskiden akıllıydı buna ne oldi diye sordum, soruşturdum ve öğrendum; meğer parasuzluktan Avni Aker Sitadi'na giremeyimiş, sitadun yakınındaki bir evun çati katından Tirabizonsipor maçlarını seyredeyimiş. Yattara'nun attuği bir golden sonra bizumki fazla sevinince tepe üsti yere çakılmış ve Tayyip'un politikalarını haklı bulmaya başlamış.

Efendum bu iletişum hokkabazlari Türkiye'yi bir sinema filmi pilatosi gibi kullanmaktadur. Yönetmen, göstermek istemeduği yere kamerasini çevirmez. Makyaji yapilan yeri gösterur. .

Medya, imani gevreyen milyonlarca çalışanı göstermeyince ne oliyi; bizum Netceğuk Hasan dünyanun her tarafini Layla, Reyna zannedeyi. Hasan'a göre, herkes sabaha kadar gezup, eğleneyi...