19 Haziran 2007 Salı

Bir İnciluz, bi Amerikali, bi Laz

"Bir İnciluz, bir Amerikali ve bir Laz trende gideyimiş…" diye başlayan kaç tane fikra dinlemişsunuzdur kimbilur. Fakat fikra bittukten sonra bu insanlar ne yapayiler diye hiç duşundunuz mi? Bunlarun sivildeki hayatlari ders niteluğindedur.

Efendum fikradaki lazun adi Dursun'dur. Maçkali'dur.

Dursun ve diğerlerinun fikradaki rollerinden kaç para alduklarina bir bakalum. Çünki sömüri hemen burada başlamaktadur. Amerikali Coni bu kisa rol içun 1 milyon dolar, İnciluz Roni 750 bin avro alurken, bizum Dursun "eşit işe eşit ücreti"i bir baluk adi zannettuği içun, "Yemek içmek sizden" diyerek, fikrada karun tokluğina oynamayi kabul etmiştur.

Aradaki fark nereden doğmaktadur? Sanayi devriminden geçmiş olan emperyalist – kapitalist ülkelerdeki yönetumler de bizum gibi oligarşiktur. Ancak bu ülkelerdeki oligarşi, kilâsik burjuva demokrasisini ve özcürluklerini belli ölçülerde sinirlayabilmekte fakat özine dokunamamaktadur. Coni o ulkelerdeki emekçi hareketlerinun geçmiş kazanumlari sayesinde iyi bir ücret alabilmektedur.

 

Maçka yollari taşli

Dursun'a gelince, Tirabizon'da "Ekmek, iş, özgürluk" diye yürüyen uşaklarun kafasina kaldurum taşi atarken, aslinda kendi kafasina attuğuni bilememektedur. İdris uşağum, bu, Hüseyin Cimşir'un kendi kalesine gol atmasi gibi bir şeydur.

Peki Coni bizum Dursun'dan daha mi zekidur? Değildur. Coni, ülkesi ABD'nun Vietnam'a, Şili'ye, Nikaragua'ya, Panama'ya, Irak'a demokrasi ihraç edup, karşuluğinda para alduğini zannetmektedur. (Bakunuz; Medya zortlatmasi.) Daha bir sene önceye kadar dünyayi öküzün boynuzlari arasında bileyidi, hatta Nevada Çölü'nde yapilan nükleer denemeler sırasındaki sarsintilari "öküz hareket etti" diye yorumlamişidi. Şimdi çok şükür doğriyi öğrendi; dünyayi Buş'un boynuzlari arasinda zannedeyi.  

Coni böyle andaval olmasa ve Amerika'nun en gelişmiş emperyalist aygit olduğuni, 3. Dünya'yi yağmalayup açuk pazar haline geturmeye çaliştuğuni, yağmaya izin vermeyenleri işgal ettuğuni ve kendi kişisel zenginluğinde bile bu yağmanun payinun olduğuni idrak etsa ne olur? Kuçucuk bir vicdani varsa karşu çikar değil mi? Fakat o dakikada finans oligarşusi tarafindan sistem dişi edilur. İdris uşağum sana şöyle anlatacağum; Hani, Hulusi Kentmen bir deste parayi Ediz Hun'un suratina çarpup, "Birak kizumun peşini" der ya. Finans oligarşusi "adami parayla dövmek" gibi birşeydur.

Banka sermayesi ile sanayi sermayesinin iç içe geçmesiyle oluşan bu güçlü sermayeyi elinde bulunduran zümre, Coni'nun kaderini baştan belirlemiştur. Yaşayacaği hayatun şeklini şemalini, sigorta sistemi ve banka kredisiyle çizmiştur. Coni eğer sistemi tehdit etmezse açluktan ölmeyeceğini ve bizum Dursun'dan daha iyi yaşayacağini bilmektedur.

 

Lazun biri gene bir gün...

Aynı şeyleri bir da bizum Dursun içun duşunun. "Gelecek korkusi olmadan, ander kaybana piyasanuzun çarklari arasinda ezilmeden, insanca bir hayat yaşamak isteyirum ula!.." dese ne olur? Bizum Dursun Coni kadar şansli değildur. Onun payina oligarşuk dikta düşmektedur. İdris uşağum buni da şöyle anlatayim, Hulusi Kentmen, kizinun peşini birakmasini isteduği Ediz Hun'un suratina bu sefer bir deste para değil, ha boyle koca bir sopayla vurur.  

Bizum gibi geri - birakturulmiş ülkelerdeki oligarşinun yapisi, oligarşuk dikta şeklini almaktadur. Çunki ülkedeki kapitalizum, kendi iç dinamiği ile değil, yukaridan aşağiya gelişturulmiştur. Kökli bir geleneği olmaduği içun, zora girduği her an proletaryanun ve emekçi halkun demokratuk hak ve özgürluklerini rahatlukla rafa kaldurmaktadur.

Efendum bu gayri insani sistemun raf ömri geçmiştur. Hala devam etmesi gerçek hayattaki   Coni ve Dursunlar yüzündendur. Ula İdris, gülme uşağum. Fikra değil, gerçek bu!..

 

2006 Klavye Yazmalari

Meta

Kapitalizum üretilen herşeyi değişume sokup mallaşturur, metalaşturur. Resim, edebiyat, muzik, güzelluk alinup satilan bir metadur. Bizzat insanlarun kendileri meta haline gelmiştur. Bizum Kivirzivir Resul böyle deduğimi duymiş hemen alelacele Tirabizon Sigorta Hastanesi'ne gidup bir film çekturmiş. Filmi gösterup "Laz Mark emice, hani meta haline celmiştuk, hiçbir tarafumda meta filan çikmadi. Korkuttun beni." deyi. Ula koyayim o kafaya bi odun. Hazir gitmişken bir tane de beyin filmi çektursaydun bari.

 

İki uci metali deynek

Efendum meta iki yönlidur. Kullanum değeri ve değişum değeri vardur. Baluk Pazari'nun orada bizum uşaklari bir araya toplayup buni örneklerle açuklamak istedum. Foter Osman'i koni mankeni yaptum. Ula Foter Osman, 20   kilo hamsin var tamam mi? Tamam Laz marks emice. "Şimdi buni 20 metre kumaşla değişturmek isteyisun." Ula bu dingil tutturdi "Ben değişturmem, hamsimi kimseye vermem" Ula eşşeğun önde gideni, haburaya size Laz Kapital'un can damari olan bir koniyi, değişum değerini açuklayacağum, bu tutturmiş değişturmem diye. Bizum örnek yatti tabi. Keşke hamsi örneği vermeseydum.

 

Laz Kapital'un dili 

Pazar ekonomisinun kategorilerinun hepsi, sanki insan ilişkilerinun doğal temelleriymiş gibi sorgulanmaksizun kabul edilmiş cörünürler. Meta, para, ucret, sermaye, kâr, ve benzeri kavramlar, insanlarun anlamaduklari ve kontrollerinde olmayan ekonomik bir surecin kafalardaki yari - mistik yansimalaridur. Bunlari deşifre etmek içun mükemmel bir bilimsel analiz zorunludur deyup Laz Kapital'i yazdum. Fakat kullanduğum dil günlük dilden uzak ve ekonomik terimlerle doli ağir bir dil oldi. Şimdi bizum uşaklar önümi kesup "Laz Marks emice, bir iki kere Laz Kapital'i okumaya kalktuk, beynumuz duman oldi. Haboyle tek satirluk cümlelerle, bir sipor yazarinun sadeluğiyle anlatamaz misun?" deyiler. Ula o daha zordur. Ziya Şencül ve Kazim Kanat gibi yazmaya kalkarsam benum beynum duman olur. En eyisi bilenler bilmeyenlere anlatsun uşağum.

 

Baluk ve hamsi paradoksi

Efendum bizum uşaklara sinirlenince metanun değişum ve kullanum değerini anlatamadum. Gene 20 kilo hamsiyi örnek vereceğum, fakat bu sefer Foter Osman denen bilim düşmani ve hamsi manyaği yoktur örneğumuzde.

20 kilo hamsiyi oturup afiyetle yersanuz bu metanun kullanum değeridur. Yok eğer "Cötümde donum yok, hamsi yemek benum neyume?" deyup 20 kilo hamsiyi 20 metre kumaşla değişturursanuz bu da metanun değişum değerini oluşturur. Eğer 20 kilo balukla… özür dilerum hamsiyle, 20 metre kumaşi değişturebileyisan bunun sebebi şudur; "meta"nun içinde donmiş emek vardur. İdris uşağum, derin donduriciya koymana gerek yok, kendi içinde vardur zaten. 20 kilo hamsi yakalamak içun ne kadar balukçi Cemal emeği (insan emeği) gerekiyisa, 20 metre kumaşun üretimi içun da ayni miktar emek gereklidur.

Demek ki değerun özi insan evladinun emeğidur. Emeğun miktari değerun miktarini tayin eder. 12 saatluk bir işle üretilen değer, 6 saatte üretilen değerun iki mislidur.

Şimdi diyebilursunuz ki, "Bulaşuk Ahmet'un eli yavaştur, ağir iş çikarur... Bu tembel tenekenun 12 saatiyle Netceğuk Hasan'un 12 saati ayni midur?" Değildur. Bizum ölçi alduğumuz Ahmet – Mehmet – Nobre gibi işini hile hurdayla yapanlar değildur. Ortalama bir iştur. Bu iş daima eşittur ve buna sosyal iş denur.

 

Kapitalizum ve Hopdeduks

Efendum tahmin edeceğunuz gibi, metayla - metayi değişturmek içun 20 kilo hamsiyi sirtuna vurup, çarşu pazar gezinmek berbat bir iştur. Haydi 20 kilo hamsiyi taşidun, ya 20 tane beyuk kütüğün varsa. Ula kütüğü nasil taşiyacaksun? Kütüğün değişim değerini hayata geçurmek, Asteruks ve Hopdeduks dişindaki insan evladi içun imkansuzdur. Uzatmiyayim, soninda bütün metalarun yerine geçecek ortak bir değişum değeri bulundi; para. Böylece o zamana kadar sirtinda 20 kilo hamsiyle, 40 kilo tuzla gezinmekte olan insanluk beyuk bir zahmetten kurtulmiştur. Bakunuz, bel ve sirt ağrilari, disk kaymasi paranun bulunmasindan sonra giderek azalmiştur. Ta ki hali saha denen lanet buluşa kadar.

 

Hali Saha Manifestosi

Hali saha deyince burada bir paragraf açacağum. Bu melun icat, kapitalizumun insan evladinun başina sarduği en beyuk belalardan biridur. Geçen gün gençluğumde epey bir top oynaduğumi (sol açuk) bilen bizum Sementa Recep "Laz Marks emice bu hafta hali saha maçumuz var, sen da gelsana" dedi. Ula etma uşağum, bu yaştan sonra ne hali sahasi derken bir baktum sahadayim. Uşaklar genç ama benum da beynum genç. Fakat topa beynunle vuramayisun tabi. Beynun sana röveşata yapmani emredeyi, fakat vücut hali sahanun kafeteryasinda oturup çay içmekten yana. Teori ve pratik arasinda bu kadar gidup gelince olan oldi. "Kitirt!" diye bir ses duydum. Belumun röntgenine bakan doktora, "röveşata yapmaya kalktum" demedum tabi. Doktor uşak da kitaplarumi okumiş, bana sevgi ve saygi duyan bir kardeşumuz. Çay toplarken oldi dedum. Fakat betonun üzerine incecuk halifleksi atup "Sportmen Hali Saha Tesisleri" yazan zihniyetun peşini birakmayacağum. Laz Kapital'den sonraki en kapsamli eserum olacak olan Hali Saha 1, Hali Saha 2, Hali Saha 3 adli kitaplarumda bu aldatmacayi en ince ayrintisina kadar anlatup, kapitalist zihniyetun ipluğuni bir kez daha pazara çikaracağum.

     En devrimci eylem doğriyi söylemektur. Yalan soyleyen Fenerli olsun 1965 / Araklı

 

 

Kuçuk burjuva kuçuk burjuva kuyruğun nerede?

 

Kuçuk burjuva, kapitalizmun bir gün kendisini öpüp zengin bir pirense çevireceği hayaliyle yaşar. Bu hayalle ömür boyi kendini önine gelen zengine öpturur. Sonuç; köti yola düşmiş bir ruh...

Kuçuk burjuva; üretim aracina sahip değildur fakat emeğini her gün piroleter gibi burjuvaya satmak zorinda da değildur. Giderek çoğalan ve çeşitlenen bu orta sinifi artuk ikiye ayirayruz.
1-Kuçuk burjuva 2-Kuçucuk burjuva

Esnaf, çiftçi, toprak sahibi köyli, kuçuk üretici, hizmet sektörinde çalişanlar, teknik elamanlar, oğretmenler, memurlar (kiravatli takumi), sanatçilar ve oğrenciler literatürdeçi kuçuk burjuvadur. Ama artuk bir de kuçucuk burjuva tanimina ihtiyaç duymaktayiz.

Ellerindeki az miktarda parayi faizde, repoda, dovizde, değerlenduren, böylece kendini enflasyona "ezdurtmeyen, işbilen, kafasi çalişan" kendini burjuvaymiş gibi hisseden bu gurup kuçucuk burjuvaziyi oluşturur. Bunlarun erkeklerine Rant, kadunlarina Rantiye denur.  

Kendi bireysel kurtuluş yolini bulduklarini zannettukleri içun, her türli toplumsal mucadeleye karşidurlar ve bu mucadelenin çağdişi olduğinun piropagandasini yaparlar .

Kapitalizmun nimetlerinden nasil yararlanduklarini ove ove bituremeyen bu kuçucuk burjuvazi ve onlarun dünya görişi, ülkemuzde yillardur suren depolitizasyon sürecinun da temel dayanaği olmiştur.

Açluk ayuya kaval çaldurur

Bizum Patapat Suleyman bunlarun tipik örneğidur. Tirabizon Çarşusi'nda, içeri müşteri girince kendisinun dişari çikmak zorinda kalduği küçük bir dükkani varidi. Bu arahana kafali ne kadar sağ parti varsa hepisinun milleti soyma politikalarini yillardur desteklemektedur. Görsenuz havasini, Bill Gates bile bunun kadar güvenmez kapitalizume.

Patapat Suleyman milenyumun gözkamaşturici havayi fişek gösterileri altinda hergün horon oynayidi. Fakat çok sevduği ve içinde mutli olduği kapitalizumun acimasuz yasalari işledi ve oni aniden mulksüzleşturdi. 2001 yilindaki krizde ebesinun kapitalizmini cördi. Bir anda öyle yoksullaşti ki başbakana firlatacak yazar kasa bile bulamadi. Haciz memurlari tükkandaki herşeyini götürmişti çünki. Açluk ayuya kaval çaldurur derler ama bizum Patapat Süleyman hala zenginlerun kavalini çalmaktadur. Kuçucuk burjuvazi sinif olarak her zaman mulksuzleşerek piroleterleşmekten korkar. Çunki eskaza "proleterun mücadele ettuği kilasman grubina" düşmesi halinde bir daha zenginluk rüyasi göreceği "burjuva yükselme ligine" dönmesi imkansuz gibidur.

Kuçucuk burjuvazi ünvanlara bayilur, konum ve sitatuler onun amentüsidur.

Kuçucuk burjuva içun toplumdaki sitatusinun ve konuminun en temel göstergesi tuketimdur. Burjuvalaşma hayali ile piroletaryanun saflarina itilme gerçekluği arasinda sikişup kalan kuçucuk burjuvazi hezeyana suruklenur; bu durum oni piroletaryayi kuçumseme ve ondan kendini tuketerek ayirt etma gayretine iter.

Geçen gün Yali Kiraathanesi'nde oturmuş çay içeyidum. İçeri Uzunşase Osman, Netceğuk Hasan, Kainat İbrahim ve Kivirzivir Resul girdi. Bunlarun dördi da boş gezenun boş kalfasidur. Sanki poker oynar gibi sirayla ceplerinden çikarduklari cep telefonlarini masaya koymaya başladilar. Önce Uzunşase Osman haböyle orta beyuklukte bir cep telefonini gururla çikarup masaya koydi. Ardindan Netçeğuk Hasan biraz daha kuçuk cep telefoni çikardi. Derken Kainat İbrahim avuç içi kadar bir cep telefonini çikarup ortaya atti. Kainat İbrahim bunlari aşağilar gibi bakarken birden Kivirzivir Resul haboyle hap kadar bi cep telefonini atti masaya. Diğer üçi boynini büküp masadan kalkti. Belli ki daha pahali ve kuçuk olan cep telefonina yenilmişlerdi.

 

Kuçuk burjuva kuçuk burjuva kulağun nerede?

Kuçucuk burjuvaziyi korkilari yönetur. İşsuzluk, açluk, gelecek kaygisi ve yoksul kalma korkisi bu orta sinifi birbirinun cellati yapar. Bu korkiyi evlerumuzun sevimli misafiri kedilerle örneklendureyim. Bizum Annaymisun Nihat vardur. Bu densuz herif, Bulaşuk Ahmet'le girduği bir iddia sonici "Madem kaplan da kedigildur, biraz zorlarsam kedi da amcaoğli kaplan gibi davranabilur. Süt içup fare kovalamak bu sülalenun bir üyesine yakişmaz" diyerek kediden kaplan yaratmaya kalkmiştur. Bunlara Darvin'den, türlerun kökeninden bahsedemezsun. Annaymisun Nihat'un insanluk tarihi günlüktür.

Uzatmiyayim, Annaymisun Nihat 4-5 tane sevimli ve munis kediyi bir çuvala doldurur. Amaci laz işi bir deneyle kediyi köklerine, vahşiluğine döndürmek. Kediler karanlukta huysuzlanur ama bu iddiayi kazanmasi içun yeterli değildur. Annaymisun Nihat beyuk bir sopayla çuvala acimasuzca vurur. Kediler korki içinde mav mov diye bağirarak birbirlerini çafilamaya * başlar. Aynaymisun Nihat çuvali açar açmaz çildurmiş kediler Bulaşuk Ahmet'le buna dalar. Her taraflari kan revan, çafi içinde.

Efendum kapitalist sistem bu çuvala benzer. Çuvala doldurup huzursuz ettuği kuçucuk burjuvaziyi bir de ekonomik krizleriyle sopalayup durunca, insanlarun durumi kedilerden bile daha hazin hale gelmektedur. İnsan insanluktan çikmakta ve kedigillere bile rahmet okutan bir yaratuğa dönüşmektedur.

 

Gerçekleri tarih yazar, tarihi de piroletarya

Kuçucuk burjuva, doğayi değişturecek gerçekleri duymaktan nefret eder, belirsuzluğun kuvözünde debelenup durmak işine gelur. Bizum uşaklardan Bertolt Brecht'un Galileo Galilei adli oyunundaki kilise ve engizisyon mahçemesi gibi davranur. Galileo, Hollandali mercek ustalarindan alduği merceklerle bir teleskop yapmiştur ve kraliyet üyeleriyle kilise yetkililerini "Gelup siz da bakun" diye çağirur. Bakmazlar, çünki "Dünya olduği yerde durayi" diyen kilise mercekten gökyüzine bakarsa öldürüci darbeyi yiyecektur. Bizum kuçucuk burjuvazimuz da engizisyon gibidur. Alişkun olduği basit ve bencil değerlendurmeler çemberi içinde sıkışmiş olduğindan, kendi menfaatini ilgilendurmeyen her yeni bilgiye karşu kayitsuzdur.

 

Kuçucuk burjuvanun vücudinun 3'te 2'si bencillukten oluşur.

Efendum, adam öküz olmayi seçmişse, elbette insanluğun acilarina sirtini dönebilur ve kendi postinun derdine düşebilur. Kapitalizum, toplumi hizla depresif bir ruh halinun içine çekmekte ve milyonlarca insan bonibon gibi mutluluk hapi tüketmektedur. Diş dünyaya kapali, kendi dişinda olup bitenlere kayitsuz, duyarsuz, "ben"ini seven, giderek kendi iç dehlizlerinde kaybolan bencil ve hastalukli bir varluk sözkonisidur. Hayati 5 kelimeye indurebilmek mümkün olsa, "yeyup içup siçayim, halvet olup yatayim" derler.

Kuçucuk burjuva, çelişkinun cisimleşmiş halidur. Beyuk burjuvazinun görkemi karşisinda gözi kamaşur, emekçi halkın çektuği aci karşusinda yüreği sizlar. G.Doğu'daki yoksulluk ve sefalete gözleri yaşarur ama ertesi cün İstiklal'de ayağina basan esmer bir vatandaşa, "Bu Kürtler niye İstanbul'a geliyo yaa!.." der.

Pışpışlanmayi bu kadar seven bir mahlukat yoktur. Sistem bunlara bir bebek cibi özen gösterup hergün gazlarini almaktadur. Gazeteler, derciler ve televizyonlar bu kirmizi urbalilara, "Dunyanun en eyi, en asil, en zeki ve en doğri kararlarini veren insani sensun" diye sürekli yağ çeker.

 

43. Altun Hamsi Odülünuzi nasil alurdunuz?

Kuçucuk burjuva sanatçisi bilinçli bir halk topluluği istemez. Vasati 40 çöplük bu güruh örgütli, bilinçli ve kaliteli şeyler tüketen bir halkun kendisine tekmeyi basup tarihun çöp tenekesine postalayacağini bilur. Çünki o zaman bunlar film çekemez, köşe yazisi yazamaz, iktidara gelemez, müzisyen olamaz, şarki söyleyemez, adalet dağitamaz. Hiçbir fuşki yiyemez.

                                                  * Çafi - çafilamak : Tirmuk. Tirmuk atmak. Tirmalamak.

 

Kuçucuk burjuvadan beyuk burjuvaziye tiransfer

Efendum bizum Patapat Süleyman "kuçuk burjuva" yazisini okumiş, Yali Kiraathanesi'ne geldi. Kivranup durayi. Ula nedur derdun dedum. "Laz Marks emice ne gerekeyisa verurum, beni kuçuk burjuvaziden beyuk burjuvaziye alsana." Ula koloti kafali, benum tasnif etmemle mi oliyi bu işler? Ya üretim araçlarina sahipsun ya da değilsun, rüşvetle mi sinif değişturuceksun? Efendum nerede o, söyleduğumi şip diye anlayan 19. yüzyil insani, nerede şimdikiler. Bunlara 100 yildur laf anlatana kadar sakallarum ağardi.

 

 

13 Haziran 2007 Çarşamba

Nerde o örgütli taşfurun solcisi, bir anda oldi layt solcusi

 

Kardeşleşmemuz lazim! Lazi, Kürdi, Çerkezi... Bir aile efradinun refleksiyle davranursak emperyalizum ekose kumaş üzerindeki bukalemun gibi paralize olup kalakalur. Amerikan emperyalizmi niye Güney Amerika'da solun iktidara gelişine bir şey yapamayi dersunuz? Milyarlarca dolari, dünyadaki halk hareketlerini proveke etmek, kanla boğmak içun harcayan bu organizmanun ITT'si maytiti'si CİA'yi miayeyi yeterince çalişmayi mi sizce? Ama Latin Amerika kita olarak dar milliyetçiluği aşup topyekun kardeşleşti. O yakişukli uşağun deduğine geldiler. Sen Arjantin'de doğ, Venezüella'daki demokratuk halk hareçetine katil, sonra Meksika'ya git, oradan da Küba'ya geç. Yetmedi Angola, Bolivya. Dünyayi vatanun bil. Uşağun ömri yetse bize de uğrayup bir yardum eli uzatacakti neredeysa. Ee, ömür boyi Cihangir'de oturarak olmayi bu işler. İnun sokaklara, korkmayun! Konişun, Laz, Kürt, Çerkez, Ermeni demeden... İşçiyle memurla, bakkalla, berberle, manavla, şoförle... Önce tren muamelesi çekebilurler ama gerçekleri onlarca, yüzlerce, binlerce defa açiklamak lazim. "Birbirunuzi girtlaklamadan çok daha iyi yaşayabilursunuz? Kaderunuz kendi elunuzde." deyun. Efendum, halkumuz bu... Bunlarla birlukte yapacağuz demokratuk temizluğumuzi. Ara tiransferde yabanci bir halk transfer edemeyeceğunuze göre. Yok edelum istersanuz ama bilinçli bir halkun bonservis bedeli çok yüksek . Ayrica halki da çok küçümsemeyun, 80'den sonra siz ne kadar kirlendiysanuz o da o kadar kirlendi. Habu Arap sermayesi – sevici, feodal-tacirler kadar bile olamiyacak misunuz? Ne kadar mahalle, sokak, gecekondi varsa fiti fiti gezinup piropaganda yaptilar. Bu sizun piratiğunuzdi. Ne oldi sana, ne oldi böyle? Nerde o örgütli taşfurun solcisi, bir anda oldi layt solcusi...

 

 

Devletun Ve Fener'un Sönmesi

 

Bizum Rize'den başbakan istemeyiruz artuk. Ula Rizeli Mesut'i seçtunuz, 5 yil 'Derin

Cimbom' terörinden inleduk. Şimdi Rizeli Tayyip'i seçtunuz, tutti Fener'i alikiran başkesen

etti. Yeter da yeter!.. Sakın ola ki bundan Tirabizonsiporli başbakan isteyirum gibi bir anlam

çikarmayun. Benum eşitlukçi dünya görüşüme uymaz. Zaten özünde Devletun ve Fener'un

sönmesinden yanayim. Burjuva hükümetlerinde kim başbakan * olmiş kim olmamiş beni

ilgilendirmez. İsterse Notingam Forestli olsun. Yeter ki 5 yilluk kalkinma pilani yapar gibi

ligun şampiyonlarini belirlemesunler.

 

Devlete püf de

Efendum, 'Devlet'un ve Fener'un Sönmesi' ilk bakişta bir ütopya cibi görinebilur.

Devlet balon değildur, 'topli iğneyle' sönmez. Lamba değildur, üfleyerek sönmez. Devlet

sadece yüksek dozda demokrasiyle söner.

Bizum ücretli köle uşaklar, yoksulluk ve sefalet yüzinden öylesine bunalmiş, oylesine bitkin

bir durumdadur ki, "demokrasiye boş vemektedur." Nüfusun beyuk çoğunluği direk kırmızı

karttan siyasal ve toplumsal yaşamun dişina atilmiş bulunmaktadur. Bu güdük demokrasi

anlayişi bizi "gitgide daha yetkin bir demokrasi"ye cötürmez. Trafikte birbirunuze küfür

edebilmeyi ve hakemun cinsel tercihlerini tartışabilmeyi demokrasi zannetmeyun uşağum. Bu sadece terbiyesuzluktur.

Tam ve herçes içun demokrasinun olduği ortaklaşmaci bir toplumda demokrasi, yüzyillar

sonra insanun yaşam pratiği haline gelecektur. O zaman gerçek bir özgürlükten söz

edebileceğuz. Ve işte o zaman özel bir baski mekanizmasina gerek kalmayacak ve devlet

sönmeye başlayacaktır. Buna "demokrasinin fethi", "devletun sönmesi" diyoruz. Ula İdrus,

sen boşina kenduni zorlama. Bu bencillukle, 'o gelişmiş demokrasiyi ve bütün küçük

hesaplardan arinmiş insani' tahayyül edemezsun uşağum. O daha temiz, sağlukli beyinlerun

işi.

 

Papazi bulmak

Efendum Fener'un sönmesine gelince... Bu, devletun sönmesinden de zor görineyi. Ama devlete verduğumuz dozda demokrasiyi futbola da vereceğuz. Önce işgal kuvvetlerine karşu direnişun semboli olan Papazun Çayiri'ndaki Fener'e ulaşacağuz. O Fener, insanlara "Ula bu İnciluzler'i sahada yenduk, demek ki cephede de yenebiluruz" dedurturken kadrosinda 8 yabanci, arkasinda bir federasyon, işgalci matbuat ve müteahhit ordusi yokidi. Tam demokratuk futbol sayesinde şampiyonluk ödüli, cüzel futbol oynaduğun bir sezonun soninda alinan bir tepsi baklava olacaktur. Bu süreç bizi futbolun fethine ve Fener'un sönmesine götürecektur. Ula Bedri, boşina kenduni zorlama... Bu holiganlukla o tertemiz, demokratuk futboli tahayyül edemezsun uşağum.

*Başbakan : Burjuvazinun kar zarar hesaplarını tutan, emperyalizmun haracinun düzenli olarak ödenmesinden sorumli olan, bir tür muhasebe müdüridur.