Bu anlaşmayi imzalayani ipe yollarlar
Bakanlarun bütun bu zamlari halka nasil açuklayacaği konusi bir netluk kazaninca oturum sona erdi. Tarum ve köyişleri bakani zamlari tarlalarda korkuluk şeklinde, devlet bakani Ağri Daği’nun zirvesine çikarak, maliye bakani telefonda sesini değişturerek, sanayi ve ticaret bakani gece duvarlara silogan yazarak 24 Ocak zamlarini halka açuklayacakti.
Sira bütün bu kararlardan sonra IMF’nun, OECD’nun ve Dünya Bankasi’nun söz verduği çil çil dolarlari almaya geldi. Turgut Washington’a induğinde vatan toprağini hasretle öpti ve hemen koniya girdi; “Mani mani mani.” Amerika’nun Sömürgelerden Sorumli Bakani, “Mr.Turgut, son bir şey var. Türk ekonomisinun bütün denetimini ve karar alma mekanizmasini bize birakacaksunuz.” dedi.
Turgut’un yüz rengi, Filli Boya’nun renk kataloği gibi oldi. Renkten renge girdi ve soninda mosmorda sabitlendi. “Bu anlaşmayi imzalayani ipe yollarlar.” dedi. (Ne hikmettur ki sadece bu anlaşmaya karşu çikan solci, yurtsever devrimci gençler ipe yollandi.)
Kambura yatan işbirlukçi sermaye
Modelinun, Pentagon – IMF – Dünya Bankasi modaevlerinde çizilduği bu deli gömleğini halka giydurmek zor oldi tabiyi. Terzi Netekim Paşa, makastar Turgut ve son ütücü yerli işbirlukçi sermaye desteğinde, bir 12 Eylül güni provasuz bir şekilde, bağirta çağirta bu deli gömleği halka giydiruldi.
Tarih çitaplarinda 200 yildur adi “Avrupa’nun Hasta Adami” olarak geçen Türkiye, artuk “Avrupa’nun Pasta Adami” olmişidi.
24 Ocak Kararlari, 1980'den beri uygulanmaktadur ve sadece bir avuç mali sermaye sipekülatorini, kara para sahibini, borsa simsarini ve uluslararasi şirket ortaği holdingi memnun etmektedur.
Kambur hep ayni kambur, halkun sirtindaki ayni yerinde durayi. Kamburun adı kah Süleyman olayi, kah Tansu, kah Mesut, kah Erbakan, kah Ecevit, kah Baykal, kah Tayyip... Birbirlerini girtlaklayacak pespayelukler yapsalar da soninda hepisi gidup ABD emperyalizuminun öninde secdeye varayiler.
Hastaluğun teşhisi; emperyalist kapitalist kambur. Çözümi, başarili bir operasyonla alinmasi.
Uşaklardan Sementa Recep “Laz Marks emice, sanki bir sivilceden bahseder gibisun. Bu iş o kadar kolay midur?” dedi.
Uşağum tabiyi ki zordur. Fakat kambur alinduktan sonra bünyede ha böyle bir ferahlama, bir rahatluk hasil olacak. Ne türban dert olacak, ne anadilun... Kizgin kumlardan serin sulara atlayan bir hamsi gibi özgürce yüzeceksun. Ula hiç bi pok olmazsa bile dimdik duracaksun da... (Bittu; yazi bitti ama.. Soygun gerçek hayatta devam edeyi uşağum...)
2 yorum:
emiçe sen klasik iktisatçımisin ha yoksa yeni keynesçimisun?
Uşağum, Keynes'un eskisi - yenisi, Friedman'un beneklisi, klasik iktisatçisi... bularun hepisi finans-sermayenun kapisina çikar. Ayni pokun soydurlar. İki türli iktisatçi vardur; ya sermayeden yanasun, ya da emekten yana... Gerisi kafa karişturmaktur. Kafan karişmasun, bol bol hamsi ye, fosfori eksuk etma... (hamsi bol olacakmiş)
Yorum Gönder